1 Mart 2015 Pazar

'Sinemaya Doğru' (1968)

Yeni açılan dijital Sinematek arşivinden bulunan Mustafa Irgat yazılarından. Duhuldeki Deney'de yok.

Irgat, Mustafa. Sinemaya doğru. Genç Sinema (2) 1968, sf. 4-5.



Mustafa Irgat

SİNEMAYA DOĞRU

            Görüntüler, -geçmişten geleceğe, gelecekten geçmişe- geçmişin sessizliğini yıkacak olan çığlığın kıyısında, yaratmanın iki kez yaratma olduğu geleceğin kıyısında.
            Sinemada çıkışı bulmak için durmadan dönenen güçler var; kırılmalarda, ıssızda, yoksulluklarda dönenen güçler.
            Bundan böyle tüm ikilemleri saptamak gerek. Ak alın, devrimin kültürünü tanımladıktan sonra bu yıkıntılar görünümü karşısında yenileşmemiş olandır.
            ... patlayışı öneren, ben'leri, sen'leri, o'ları insanca algılayan "işçileriz biz" diyebilmek; acıyı sevince, kini sevgiye dönüştüren "işçileriz biz"  diyebilmek...
            Özlem
yitip giden anın en doğru işlemesini özlemek; anın duyulmasını ve görülmesini özlemek. Özlemek.
Bir gün gelecek.
            Yanlışları doğrularla dengelemek, tutarsızlığın maskelerini koparıp dipsiz kuyulara indirmek: yüce patlayışı pekiştirmek.
            Kavganın ağıtını yazar çağdaş sinemacı,
            Kavganın ağıtını yazar. yazmak için yazar. Kurduğu düşle yoğurur onu.
            Göstermek için gösterir: kaygı ortadan kalkar.
***
            Sürgün-çaresizlikler bir gün yerlerini sürgün-direnişlere bırakırlar.
                        O gün
                                    her "çekim" sorumluluğun  görüntüleşmesidir; görüntüleşip sorumluluğu büyütmesidir belki de.
            Silah kuşanmak binlerce umutlanmaktır; susmak ve değişmek silah kuşanmanın umudu. Durum "oyuna" yer vermez. Sinemacıyla başlayan ne varsa sinemacıyla biter.
            Öze doğru bir tutkunluk, dirilişe yön verme yani gizemli çılgınlık: Ben'lerin, sen'lerin, o'ların varlığı yani sinemanın varlığı.
            Büyülü Bakış yaşamla kurulmuş silinmez görüntülere doyar, hiç kimsenin imlemediği, inanmışlığın en beklemiş görüntülerine doyar.
            Kişi uykudan uyanır: acı çeker. Soyluluk bir uzun gündüzü soluklar: bitimsiz kaynak, coşkun süreç tarih uyanır. Sinema görevine başlar.
            (SİNEMA GÖREVİNE BAŞLAR)
            Şimdilerde

durmaksızın şekillenen bir zorunluluğuz, sayısızcasına git-gel'lerden örülü bir düşünceyiz. Gerçeğin iç oyuncularıyız, bir ölümsüz birlik, bir şarkı, bir bildiriyiz.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder