3 Haziran 2011 Cuma

İzzet Yasar'ın Kadir Aydemir Röportajından

Röportajın tamamı için

...

Pek çok insanın (okur ya da yazarın) bilmediği, akıllarına bile gelmeyecek sözcükleri şiirlerinizle dolanıma alıyorsunuz. Bu ilgi ne zaman, nereden başladı sizde, dilinize bu sözcükler nasıl yapıştı?
Ben bunu önce Mustafa Irgat’ta gördüm. Onun yüzlerce sözlüğü (tarama, argo, mitolojik vs.) didikleyerek nasıl ciddi bir şekilde – adeta bir mühendis gibi- şiir çalıştığını gördüm. Ve böyle bir çalışmanın şiire neler kazandırabileceğini gördüm. Tıpkı, bir bestecinin aradığı notayı bulması gibi, aradığınız bir kelimeyi herhangi bir sözlükte bulabilirsiniz. “Şiir kelimelerle yazılır” diyen Mallarmé de böyle çalışırdı şiire. Ayrıca, bu yöntem, bana saldırgan ve müstehcen olma imkânını da veriyor. Özellikle yakın tarihimiz bence müstehcen bir tarihtir. Ve onu kurcalarken benim de müstehcen ve muzır olmak hoşuma gidiyor. Yani bu kelimeler benim bu oyunu oynamamı kolaylaştırıyor aynı zamanda. İnsanları bu yolla rahatsız etmek istiyorum. Çünkü insanlar fazla rahat! Rahatsız edilmeleri gerekiyor…
...
İlhan Berk sizin şiiriniz için “Bir başına, kapalı, çetin, lanetli bir şiiri sürdürüyor” diyor. Lanetli bir şiir mi sizin şiiriniz, öyle ise, şiirinizi lanetli yapan şeyler neler?
Bunu bir başıma sürdürmüyorum; Mustafa Irgat’la beraber sürdürüyorum, Ece Ayhan’la beraber sürdürüyorum. Lanetli olup olmadığını da bilmiyorum şiirimin. Sanırım, Rimbaud için kullanılmıştı lanetli şair tanımı. Rimbaud zaten kendi kendini lanetlemişti metinlerinde… Sonra da hayatında…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder